15 Eylül 2015 Salı

Hata Yapmayan İnsan Muhtemelen Hiçbir Şey Yapmıyordur

Ne kadar sıklıkla hata yapıyorsunuz ? Ya da şöyle sormak belki daha güzel, en son ne zaman yolda yürürken düştünüz, bisiklete binerken dengenizi kaybettiniz, ya da bir şey açmaya çalışırken elinizi kestiniz.
Artık yürürken ya da bisiklete binerken hemen hemen hiç hata yapmıyorsunuz, bunun nedeni zaman içerisinde yaptığınız hatalardan ders alarak o konuda artık davranış ve hareketlerinizi mükemmelleştirmiş olmanızdır.
Hatalar genel olarak yeni bir şey yaparken başımıza gelir. Ne kadar az yeni şey denersek o kadar başımıza az şey gelir.
Gelişmek için yeniliklere ve hatalara açık olmak gerekir.
Gelişmenin belki de 1 numaralı kuralı yeni şeyler yeni fikirler denemektir. Ancak daha önce hiç yapmadığınız bir şeyin arkasından elbette her zaman zaferle karşılaşmayabilirsiniz. Ancak burada en önemli olan hatalardan ders alıp bir daha kine daha iyi hazırlanmaktır. Şurası çok doğrudur ki hayat tekerrürlerden ibarettir, her zaman bir yenisi olacaktır.
Hata yaparak nerede zayıf olduğumuzu görür ve bu yönlerimizi geliştirmeye çalışırız. Öğrendikçe daha gelişir daha etkin oluruz.
Hata yapmanın diğer yönü kendimizi kötü hissetmemiz ve bazende utanmamızdır, bu yüzden yeni şeyler denemekten kendimizi alıkoyarız.
Yeni şeyleri denemenin ve hata yapmanın utanç kaynağı olduğunu düşünmektense, size deneyim kazandıran bir aktivite ya da olay olduğunu düşünmeniz gerekiyor. Deneyerek daha az hata yapar hale geleceksiniz.
Hatadan ders çıkarıp üzerine gülümsemeli, ama ters giden yönleri kesinlikle anlamalısınız. Böylece hem kendinizi hem işinizi hem de çevrenizi geliştirirsiniz.
"Tamam bir çuval inciri rezil ettim ama bir daha olmayacak çünkü şundan oldu ... "
Hadi gidip hata yapalım ama bu sefer daha değişik olsun :)

Değiştiriyorsan öğrendin demektir.




Hangi alanda olursa olsun büyük ustaların hayatlarını okursanız hemen hepsinin sevdikleri şeyi öğrenirken büyük bir ilgiyle yaklaştıklarını görürsünüz.
Picasso’nun ilk resimlerine baktığınızda (ki bu yazının resmidir) mükemmel orantılar ve mükemmel insan resimleri görürsünüz. Sonrası ise malum.
Mozart’ın ilk bestelerine baktığınızda hemen her müzisyenin çalabileceği karmaşık olmayan notalar dizini görürsünüz. Sonraki eserlerinde duymak için iyi kulak gereken bir çok motif vardır.
Yaşar Kemal’in ilk romanları son derece düzgün gramer kalıplarındayken sonrasında kısacık cümlelerle ne demek istediğini anlatır. Her okuyan anlayıverir.
Can Yücel şiirlerinin içinde çok az laf ama çok fazla anlam bulursunuz.
Özdemir Asaf ustanın dizeleri belki de dünyanın en kısa şiiridir.
“Bütün renkler aynı hızda kirleniyordu birinciliği beyaza verdiler”
Bu aslında her disiplin için bir olgunlaşma sürecidir. Başta öğrenme eğrisi sürüyorken her şeyi kurallarına göre uzun uzun yaparken bir bakarsınız artık yeni keşifler için kalıpların dışına çıkmaya başlamışsınız. Zaten yaratılan hemen her buluş böyle bir çizgi dışına taşma seansı esnasında olmuştur. Yeni şeyler keşfetmek için alışılanın dışında düşünmek gerekir.
Bu günün liderlerinin ya da geleceğin liderleri olacak gençlerin gideceği yoldan farkı yok bunun. İyi bir şeyleri ortaya koymak için teorilerin dahi sorgulanması gerekir. Liderin bir sonraki nesle aktaracağı en büyük miras bu sorgulama ve değiştirme özelliğidir.
Kısacası bir şeyleri daha farklı yapabilmek adına değiştirmeye gayret ediyorsan artık oldun demektir. Elbet engeller çıkar zira değişimi kimse pek sevmez ama artık bunları aşanlara lider denmiyor mu?

Açılın ben İKcıyım!

Evet açılın. Açılmazsanız da fark etmez. Biz yolu açmayı biliriz. Nasıl mı? Haydi bakalım bir örnekle açayım yolu:
10 yıllık satış ve pazarlama tecrübesi olan, repüüütibıl bir üniversiteden mezun, üzerine en bi ey yapmış, özellikle şu sektörde çalışmış, 40 yaşını aşmamış ama 50 yaş olgunluğunda ve tecrübesinde, sektör dinamiklerini takip eden, takım çalışmasına uyumlu, aktif araç kullanan pasifçe taksiye binmeyen, uçuş brövesi, dalgıçlık sertifikası olan ve bayansa börek açmayı bilen...
Evet akabinde tabiki ilanın ünvan kısmı geliyor. Bazen bunu üste yazıp etkiyi artırmak mümkün:
Game of Thrones'daki cüce zekasında Satış Pazarlama Reklam Halkla İlişkiler ve Çağrı Merkezi Müdürü arıyoruz. Neden mi? Şimdi satışa ayrı, pazarlamaya ayrı, reklama ayrı, halkla ilişkilere ayrı, çağrı merkezine ayrı müdür mü alacağız? Hadi canım. Hepsi bir yerde olsun bizim olsun. Haydi atın taklaları görüşmede.
Görüşmeye geldiniz. Hoşgeldiniz. Şimdi bütün bu özellikleri barındırmışsınız nasıl oluyorsa? Biz de ornitoreng arıyorduk ama karşımıza siz çıktınız. Şimdi kısaca kendinizden bahsedin. Malum bütün bu özellikleri yazdık ama 1500 kişiden elediğimiz 3-5 kişiden birisiniz ama cvnizi inceleme fırsatımız malesef olamadı. O arada firma içinde yetkinlik araştırması yapıyorduk. 




Tamam cvden takip ediyorum anlattıklarınızı hata varsa hemen cvnin üstüne not alıyorum. Sonuçta bakalım cv yazdınız da ezberlediniz mi görelim. Eh bir kaç noktalama ve virgülde anlatırken es verdiniz. Anlattığınız konumda yazılandan fazladan bişiyler yapmışsınız onları da bir kelime ile cvnin üzerine not alıyorum sonrasında üste rapor verirken kesin hatırlayacağım burada yazdığım garip kelimeyi merak etmeyin.
Eh çayımızı içtik böreğimizi yedik. Biz de biraz kendimizden bahsedelim. Malum siz çok konuştunuz sıkıldık. Evet bildiniz patron şirketiyiz. Evet ben de yıllar önce burada başladım. Yıllar içinde çok da geliştik, hatta inanırmısınız bu departman hep dutluktu. Bi ben vardım. Sonra büyüdük serpildik. Şu anda gördüğünüz gibi kocaman bir departmanız. Uçuyoz ve kaçıyoz. Herşey bizden soruluyor.
(Yemek saaati yaklaşıyor ve açlık mideye vuruyor) 
Neyse anlaşılan bu Müdürlük pozisyonuna uygun gözüküyorsunuz. (Eh işte) Sormak istediğiniz bir soru yoktur umarım. Ha evet prosedür. Biz şimdi sizinle görüştükten sonra 3 ornitorengle ah pardon adayla daha görüşeceğiz. Sonrasında kararımızı siz diyin 2 haftada biz uzatalım 3 ayda vereceğiz. Sonra mı? Eh daha ne olsun canım. Beklersiniz o kadar. Bakın dedim buralar hep dutluktu. 
Ah unutmadan maaş beklentinizi de soracağım ama bir saniye; önce sahte gözyaşımı damlatıp pozisyon için verebileceğimiz rakamı hissettirecek bir duygusal konuşma yapayım. Malum aslında batıyor şirket. Bu pozisyona da çok da para ayrılmadı. Hatta inanır mısınız ben ve birkaç arkadaş cebimizden vereceğiz. Yani o kadar az paramız var. Bi saniye gözyaşı suyum bitmiş. Neyse dediğim gibi şirketimizin bir maaş skalası var. Demiş miydim? Hah ondan, skala.
Aliyim şimdi maaş beklentinizi.......
Tamam ben notumu aldım. Dediğimiz gibi en kısa zamanda size gelişmelerle ilgili geri döneceğiz. Bi mac chicken menü alabilir miyim? Ah pardon size demedim. Malum mide kazındı işimiz çok yoğun. Hep dutluktu demiş miydim buralar?
Teşekkürler, görüşmek üzere...

Özgüveni Yüksek Kişiler Neleri Doğru Yapar?

Özgüveni Yüksek Kişiler Neleri Doğru Yapar?

Melbourne Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre kendine güvenenler diğerlerinden daha hızlı terfi oluyor ve dolayısıyla da maaşları daha yüksek oluyor. Peki kendine güvenen insanlar nasıl davranır?
Kendine güven, pek çok farklı şekilde kendini gösterebilir. Ancak bir şey kesindir. O da kendine güvenen insanların şüpheli ve ürkek kişilerden üstün olduğudur.
Melbourne Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre kendine güvenenler diğerlerinden daha hızlı terfi oluyor ve dolayısıyla maaşları daha yüksek oluyor. TalentSmart Yöneticisi Dr. Travis Bradberry, LinkedIn’de, kendine güvenen insanları diğerlerinden ayıran davranışları sıraladı.
Önce kendilerine bakarlar
Mutluluk kendine güven konusunda çok kritik bir element. Kendine güvenen kişiler, diğer insanların kendileri hakkında ne düşündüğünün aksine öncelikle kendi kendilerinden memnun oluyorlar. Şunu biliyorlar ki, hiçbir zaman diğer insanların dediği kadar iyi veya kötü olunmuyor.
Başkalarını yargılamazlar
Kendine güvenen insanlar diğer kişileri küçültmeye çalışmazlar. Çünkü iyi hissetmek için başkalarını küçümsemeye ihtiyaçları yoktur. Ayrıca kendilerini başkalarıyla karşılaştırmaya da ihtiyaç duymazlar.
Gerçekten istemeden ‘Evet’ demezler
Kendine güvenen kişiler ‘Hayır’ denmesi gereken bir durumda ‘Yapabileceğimi sanmıyorum’, ‘Emin değilim’ gibi cümleler yerine direk ‘Hayır’ derler. Bunun daha sağlıklı olduğunu bilirler. Kesin konuşurlar.
Konuşmaktan çok dinlerler
Diğer kişileri dinleyerek daha çok öğreneceklerini ve gelişeceklerini bilirler. Başkalarıyla iletişimi kendilerini bir kanıtlama aracı olarak görmezler.
Kendilerini sınarlar
Çabaları sadece küçük başarılar getirse bile, kendilerini sınamaktan geri durmazlar. Küçük zaferlerin motivasyon sağladığını bilirler.
İlgi beklemezler
Kendilerini önemli biriymiş gibi göstermeye çalışmaktansa, kendileri olurlar.
Hata yapmaktan korkmazlar
Kendi fikirlerini açıklamaktan kaçınmazlar. Hata yapmanın doğru yolu bulmak için iyi bir ders olduğunu ve kendi doğrularının da diğer kişiler için yararlı olacağını bilirler.
Geri çekilmezler
Bir fırsat gördüklerinde nelerin yanlış gidebileceği hakkında endişe duymak yerine kendi kendilerine ‘Beni ne durdurabilir ki?’ diye sorarlar.
Diğer kişileri tebrik ederler
Kendine güvenen insanlar, diğer kişilerin yaptığı işleri eleştirerek onları küçültmeye çalışmazlar. Tam tersine farklı insanları çıkardıkları başarılı işlerden dolayı tebrik ederler.
Yardım istemekten çekinmezler
Kendine güvenen kişiler başkalarından yardım istemenin kendilerini zayıf veya akılsız göstermeyeceğini bilirler. Kendi güçlü ve zayıf noktalarını bilirler. Zayıf noktalarını güçlendirmek için yardım isterler.

İstikrar


Kariyer gelişimlerimiz için okuduğumuz hemen her yazıda hep ne yapılması gerektiğine dair öneriler görüyoruz. Bunların hemen hepsi ardında tecrübe, düşünce, kurgu kısacası bolca emek bulunan tavsiyeler oldukları için doğru öneriler. Ancak sonuçlar açısından bakıldığında hemen hepsi de okunup geçilmiş şeyler.
Adama sorarlar,
  • Bunların hepsini bildiğini söylüyorsun ama hangisini uyguladın?
  • Son aldığın eğitimi nasıl içselleştirdin?
  • Verilen örneklerden kaç tanesine uyarlama çalışması başlattın?
  • Kaçından sonuç aldın?
  • Okuyarak ne öğrendin ve neyi uyguladın?
Hepimizin değilse bile bir çoğumuzun bunlara verdeceği yanıtlar bir türlü bir şeylere başladığımız yönündedir muhtemelen. Belki de gerçekten bir şeyden etkilenmiş ve böyle yapmışızdır, ancak maalesef bunların da çok az kısmı bizimle birlikte bu günlere taşınmıştır.
Zira unuturuz. İşlerimiz yoğundur. Araya başka şeyler girer ve bunlar da başlamış işler olarak kalır.
Oysa liderin başarısının ardında yatan temel ögelerden biri de istikrar. Şimdi sorarsan herkes çok çalışıyor, herkes çok okuyor, herkes öğrendiklerini uygulamaya çalışıyor. Ama itiraf edelim ki bir çoğumuzun bu çalışmaları, Mayıs ayında yaz geliyor diye spor salonlarının dolması, Haziran ayında boşalmasıyla aynı. Salona girdiğimizde gördüğümüz vücutlar gibi olabilme hevesiyle birden spora atlıyor, sonra ilk kas ağrısında “yarın giderim” demeye başlıyor ve o yarınların arası gittikçe açılmıyor mu?
Peki vücut yapabiliyor muyuz?
İki idman sonrası aynaya bakınca nerem şişti ya da kalçam biraz küçüldü mü diye merak ediyorsak aslında niyetimiz gerçekten sonuç almak değil demektir. Zira o kadar okumuşsak bu işin iki günde, bir haftada hatta bir ayda bile çok belirgin sonuçlar vermeyeceğini biliriz. Tabi işten izin alıp sabahtan akşama klüpte geçirmezsek. Peki iş dünyasında neden bu kadar sabırsızız?
Bir kitap okuyup hayatı değişen herhalde romanında başlangıç cümlesi olarak kullanan Orhan Pamuk karakterlerinden biridir. Hayat bir kitapla değişir evet, ama okuyunca aydınlanıp ertesi günü herşeyi yapan biri olarak değil. Karar vererek ve sabırla üzerine giderek.
Sonuç hemen gelmediğinde sabırsızlık bir istikrarsızlık örneğidir. Yola iyi çıkmış lider adayını en fazla sıradan bir oyuncu yapar. İşten emekli olursun belki ama lider olarak seni takip edenler yerine sadece yıllarını birlikte geçirdiği iş arkadaşların olur.

Genç Girişimciler İçin 10 Öneri

Genç Girişimciler İçin 10 Öneri

Genç Girişimciler İçin 10 Öneri

Genç girişimciler için en büyük problem yaratıcılıklarının sınırları değil. Aksine onları nasıl hayata geçirebileceklerini bilmemektir. Genç girişimciler yeni bir fikirle ortaya çıktıklarında onu gerçekleştirebilecek ikinci bir adımı atamıyorlar. Yeni bir iş mi kurmak istiyorsunuz? İşte size hangi kararları almanız gerektiğine dair bazı ipuçları:

Genç girişimciler için uygulama rehberi

Ne satmak istediğinize karar verin.

Çok açık gibi gözükse de, o kadar açık değil, en azından her zaman öyle değildir. Açıklayayım. Ne satmak istediğinize karar verin. Çünkü bu karar takibinde olan her şeyi etkileyecek. Kolay bir iş değil çünkü kalbinizin mi beyninizin mi söylediği şeyi yapacağınıza karar vermelisiniz.

Kime satmak istediğinize karar verin.

Başka bir kritik soru. Satış yapacağınız pazarın bölümüne karar vermelisiniz. Genç girişimciler üzerinden yapılan istatistiklere göre, ilk kararınız amaçlarınıza ulaşmak için kime satmanız gerektiğini gösterecektir.

Pazara bir göz atın.

Bu da çok önemli bir adımdır. Pazarın satmaya karar verdiğiniz şeye doyup doymadığını görmek zorundasınız. Eğer konu bu ise hedeflerinizi değiştirmelisiniz. Satmayı planladığınız ürünleri değiştirin veya hedeflediğiniz Pazar bölümünü değiştirin veya pazarı değiştirin.

Bütçeye karar verin.

Bu mükemmel örnek! Belki de en önemlisi… Bazı genç girişimciler tarafından eleştirilebilir. Ben tartışılır bulmuyorum. Bu kesinlikle belirleyici bir şey, tamam, ama en önemlisi değil. Az bir para ile ulaşabileceğiniz mucizeler hayal edemezsiniz. Her neyse, elinizde olan bütçeyi ve işin getireceği harcamaları bilmelisiniz. En azından işin başında bunu deneyin. Bu yüzden bütçe yapmak iyi bir tavsiyedir.

Partner ve/veya çalışanlarınıza karar verin.

Bunun en önemli karar olduğunu düşünüyorum. İnsan mevcudiyeti en önemli faktördür, her şeyi mahvedebilecek yıkıcı bir örnek olabilir. Veya rekabetçi bir avantaj haline gelebilir. Bu yüzden doğru yer için doğru insanları seçmek, hatta daha önemlisi doğru ortağı seçmek çok önemlidir.

Yere karar verin.

Genç girişimciler bu konuyu pek düşünmezler. Bu çok yanlış. Mağazanızı veya işinizi genel anlamda nerede açacağınıza karar vermek çok önemlidir. Bazen mağazanıza bağlı olarak  birkaç  metre size rekabetçi avantaj sağlayabilir. Bazen köşede gördüğünüz bir mağazanın ne kadar çok şey sattığını görürken birkaç metre ötede, ama köşede olmayan bir ticaretçinin  neredeyse hiçbir şey satmadığını hatırlayın. Bu yüzden doğru noktayı seçmek çok önemli. Aynı zamanda büyük şirketlerde doğru şehir seçimi bile size rekabet avantajı sağlayabilir. Deniz kıyısı bir şehirde olta satmak daha kolaydır değil mi?

Ürünlerinizi nasıl tanıtacağınıza karar verin.

Tanıtım işiniz için hayati önem taşıdığı gibi, ürünlerinizi tanıtacağınız yola da karar vermeniz gerekmektedir. Bunun bütçeyle alakası vardır. Marketin odak noktası, alıcının profilleri vs… Müşterilerinizin toplumsal istatistiklerini görmelisiniz. Gazeteler, TV, internet veya sosyal medya ile tanıtım yapabilirsiniz. Her bir tanıtım kampanyası başlattığınızda düşünmelisiniz; bu işi şu veya bu şekilde yaparsam benim söylemek istediğimi kim duyacak? Örneğin, internette reklam yapmak… Hedef kitleniz Y kuşağı ise iyi bir seçimdir ama eğer geleneksel şeyler satıyorsanız ve hedef kitleniz yaşlı insanlarsa internette reklam yapmak iyi bir seçenek değildir.

Ürünleri satacağınız yola karar verin.

Bir önceki ile neredeyse aynı. Geleneksel yoldan mı, internetten mi veya kapı kapı dolaşarak mı satacağınıza karar vermelisiniz.

İşinizden ne beklediğinize karar verin.

İşte genç girişimciler için cepte bulunması gereken en önemli faktörlerden biri. İşinizden ne bekliyorsunuz? Demek istediğim, neyi ne kadar paraya feda etmeyi düşünüyorsunuz? Eğer buna karar verirseniz büyük adımı atmaya ve işinize başlamaya hazırsınız demektir. Bağlılığın seviyesi genişlemeniz ve hayatta kalmanız için ihtiyacınız olan rekabetçi avantajı bile verebilecek belirleyici olan mükemmel bir örnektir.

İş – hayat dengesi yaratın.

İş – hayat dengesi de çok önemli bir örnektir ve en sona yazmama rağmen önemsiz bir şey değildir. Eğer iyi bir çalışan veya iş adamı olmak istiyorsanız hayatınıza denge getirmelisiniz. Genç girişimciler makine değildir. Duygularınız var ve inanın bana bu sizi ruhen de yıkabilir  başarılı olmanızı da sağlayabilir. Bu yüzden ailenizle ve/veya arkadaşlarınızla yakın olmak çok önemli olabilir, çünkü bu sizin zor zamanlarda stresi minimize etmenize ve veya aklınızı boşaltmanıza yardımcı olacaktır. Bu sizi doğru kararlara götürebilir ve aynı zamanda rekabetçi bir avantajdır. Bu yüzden ailenizle konuşmalı ve onlara bu spesifik zamanda veya genel olarak sizden ne beklendiğini anlamalarını sağlamalısınız.

14 Eylül 2015 Pazartesi

Şirketlerin yetenek savaşlarında öne geçmek için neler yaptıklarını izlerken bir yandan da bazı şirketlerin elindeki yetenekleri kaçırabilmek için uğraşlar verdiğine şahit oluyoruz. Bu yazıda elindeki yetenekleri kaçırmak isteyen işverenlere altın değerinde tavsiyelerde bulanacağım. Bahsedeceğim yöntemler daha önce başkaları tarafından denenmiş ve %100 başarıya ulaşmıştır. Bu yöntemler ne kadar mobbing içerse de ülkemizde şahsa mobbing davası açılamadığı için rahatça uygulanmaktadır.
1. Amiri Belli Olmasın
yetenekk-1
Yetenekli çalışanınız, iş hayatında 7 kocalı hürmüz diye adlandırılan kişilerden biri olsun. Kendi amirinin dışında diğer departman amirleri de talimat verebilsin. Bu sayede yeteneğiniz kimseyi memnun edemediği hissine kapılarak başarısız olduğunu düşünecektir.
2. Değer Verdiğinizi Belli Etmeyin
yetenekk-2 (
Çıkardığı güzel işler karşısında asla teşekkür etmeyin; zaten işi bu, yapmak zorunda. Çalışkan ve özverili tutumu karşısında ona değer verdiğinizi çaktırmayın. Kendisini değerli hissederse hemen şımarabilir. Hatta yaptığı işin eksik taraflarını bulup onları ön plana çıkartın.
3. Diğerlerinden Çok İş, Az Maaş Verin
yetenek-3
Diğerlerinin yapamayacağı zorlu işleri ona vermek zorundasınız. Kabul etmelisiniz ki ondan başkası bu kadar kısa sürede işi bitiremez. Ama zorlu işleri yapıyor olması diğerlerinin ondan fazla maaş almasına engel değildir. Çevrede mutlaka yalakalık yapan biri vardır. Zammı ona yapmalısınız ki herkes zammın çalışarak değil, yalakalık yaparak alınacağını bilsin.
4. Yüz Yüze İletişimden Kaçının
yetenek-4
Yüz yüze iletişim yerine yazılı iletişim olan maili seçin. Bu şekilde verdiğiniz işlere itiraz gelme olasılığı daha düşüktür. Hem bu sayede peşpeşe birçok iş verebilirsiniz. Örneğin amirinizle yaptığınız bir toplantı sırasında çalışanınıza vereceğiniz işler çıktıkça kendisine mail yazıp gönderebilirsiniz. Tüm işleri not alıp toplantıdan sonra yüz yüze anlatmak çok gereksiz bir işlem olacaktır.
5. İşiniz Düşmedikçe Özel Hayatıyla İlgilenmeyin
yetenek-5
Hep iş ile ilgili şeyler konuşun. Çalışanınızın bir ailesi, eşi, dostu, sevdikleri yoktur. Hele onlarla bir sorun yaşayıp moralinin bozuk olması mümkün değildir. Onun robottan farkı yemek yiyor olması.
6. Fikirlerini Önemsemeyin
yetenekk-6 (500 x 393)
Zaman zaman size işinin geliştirilmesiyle ilgili fikir ve projeler getirecektir. Eğer bu fikirlere değer verirseniz ileride daha fazla fikirler gelip vaktinizi alacaktır. Ama bu fikirlerin daha önce başkaları tarafından da söylendiğini, bunların şirketinizde uygulanamayacağını, şartların müsait olmadığı, henüz zamanı gelmediğini söylerseniz birkaç deneme daha yaptıktan sonra vazgeçecektir.
Professional CV
Profesyonel CV çalışma programı ile hedeflenen, sadece iyi bir CV ye sahip olmak değildir. Profesyonel CV mantık olarak, kurumsal profesyonelin kendisini, değerlerini analiz ederek, profesyonel deneyimlerini yeniden piyasanın ihtiyaçlarını ve rekabet düzeyine yönelik tanımlaması ve bunu CV mantığı ve çerçevesi içerisinde deneyim ve tecrübelerini kısaca kendisini ön plana çıkaracak şekilde ortaya koyma yöntemidir.
Yeniden tecrübe ve deneyimlerin analizi aslında ortaya başarılarınızın ( Bunu 3 farklı kelime ile İngilizce ‘de ifade etmek daha kolay, success, achievement ve accomplishment) projelendirilerek çıkartılması. Profesyonelin kendisine olan inancını ve motivasyonunu yükseltir.
Özellikle orta yaş veya 40+ kariyer döneminde yer alan profesyonellerin bu çalışma programlarına yoğun ihtiyaç duyduğunu ve rağbet ettiğini söyleyebilirim. İş arama sürecine ve pazar ile temas noktasına geçmeden, kişisel liderlik ve ortaya koydukları değerin yorumlanması aşamasında yenilenmeye ihtiyaç duyduklarını tecrübelerimden ve danışan profilimden görebiliyorum.
İşlem daha sonra ortaya çıkartılan parçaların birleştirilmesi ile devam eder. Yapılan işlem kurumsal profesyoneli bilinçlendirerek ve bilgilendirerek kendisini bileşenlerine ayırması daha sonra bu bileşenlerin uyum içerisinde bir araya getirilmesini içerir ve kapsar.  İçerik aynıdır fakat yorumlama farklı olduğu için ortaya çıkan ürün ve ürünün sunumu farklıdır. Bu sürecin en büyük faydalarından birisi Yorumlamadır ( Interpretation).
İş Piyasaların sıkışık olduğu bu dönemde eğer sizde yeni bir kariyer yolculuğuna veya iş değişim sürecine girdiyseniz veya çeşitli sebeplerden dolayı sizi daha çok tatmin edecek bir iş fırsatının peşindeyseniz, iş dönüp dolaşıp CV nize geliyor. Kurumsal Profesyonellerin iş dünyasında sahip oldukları en önemli tanıtım ve işin aslı pazarlama aracı sahip oldukları CV leridir. İşe alım profesyonelleri, işe alım konusunda karar verme yetkisine sahip yöneticiler, üst düzey yöneticiler, patronlar her gün onlarca CV inceledikleri için gözleri CV leri ve CV içerisinde yer alan anahtar kelimeleri ayırt edebilecek beceriye sahiptir. Kısaca eğer paylaştığınız CV niz bellirli kriterleri içeriyor ve belli farklılıklar içeriyor ise o zaman algıda seçicilik faktörü sizin için devreye girer, çekim gücü yaratarak CV üzerinde kısa liste olabilme gücünüzü arttırtırsınız. Bundan sonraki aşama normal koşullarda iş görüşmesine davet edilmektir. Uzun CV si olan Profesyonellerin konuşma istatistikleride yüksektir. Psikolojik olarak kendilerinin değer gördüğü her bilgiyi sağlamaya ve karşısındaki seçicinin kendilerini anladıklarını hissetmek isterler. Bu iş görüşmelerinde kaybetmenin diğer adıdır.
Profesyonel CV ile Standart CV arasındaki fark, Profesyonel CV nin size ait bir pazarlama aracı olduğunu kabul etmeniz ile başlıyor. İngilizcesi “2 pager flyer like ” Türkçesi 2 sayfalık CV broşürünüz.
Profesyonel CV mimarisi itibarı ile karmaşık bir yapıya sahiptir. Öğrenildiğinde her daim kendiniz için kullanabileceğiniz profesyonel ve etkili bir araca sahip olursunuz. Profesyonel CV Konumlandırma içerir. Konumlandırma markalaşmanızın başlangıcıdır. İçeriğinde pozisyon ve alan derinliği yaratan uzmanlık alanı bileşenleri vardır. Markalaşma aynı zamanda sizin Profesyonel CV niz için hedef kitlenizi belirlediğiniz ilk kez ben kiminle hangi pozisyonda ve ne tür fonksiyonel alanlar ile çalışacağım sorularınızı yanıtlamaya çalıştığınız bölümdür.
Profesyonel CV Vizyona sahiptir. Sizin gelecek ile olan ilişkinizi tanımlar. Geleceğe bakış kariyer hedefi ile birleşik yetkinliklerin nasıl uyum içerisinde sizi yapmak istediğiniz işler ile bağdaştığını anlatır.
Profesyonel CV kuvvetli yorumlama içerir. Büyük başarıları, iş kazanımlarını ve proje program sonuçlarını, başarılı girişimleri, pazarlama faaliyetleri ve kampanya yönetim felsefesini yansıtır.
Profesyonel CV etkileşimi yüksek bir araçtır. Yukarıda bahsedilen bütün bileşenleri etkileşimli bir şekilde birbirine linkleyerek bütünsel olarak sunuma hazır hale getirir. Profesyonel CV bu kapsamı itibarı ile 2 sayfa içerisinde 15+ sayfanın detayda sunulduğu özel bir pdf veya kişisel sunum aracı haline dönüşebilme özelliğine sahiptir.
Profesyonel CV Sıradan CV lere kıyas ile daha uzun zamanda ve bir metod çerçevesinde hazırlanır. Profesyonel CV nin amacı size fırsat yaratmak ve rekabet içerisinde (diğer adayların CV leri arasında) avantaj sağlamaktır. Bu avantaj size iş daveti aldırır. Bundan sonrası sizin profesyonel mülakat başarınıza bakar. İkisi bir arada size istediğiniz işi kazandırır.
Profesyonel CV ler ticari veya finansal anlamı olan bir araçtır. Çoğu insan iş görüşmelerine davet edildiğinde iş görüşmesine gideceklerine inanır. Aslında o işin sunduğu kariyeri, yüksek kazanç seviyesini, yan haklarını isten kişilerin rekabette avantaj sağlamak için kullandıkları özemli finansal değeri olan ALGIDA SEÇİCİLİK YARATAN, POZİTİF YÖNLENDİRME İÇEREN ve İKNA PSİKOLOJİSİNİN ÖĞELERİNİN kullanıldığı özel, kişisel ve kurumsal dünyaya yönelik pazarlama aracıdır. ( Bunu özellikle yazıyorum. Eğer düşük beklentiniz var ise sizin Profesyonel CV ye ihtiyacınız yoktur. Bu araç size fazladır. Ne gerektiği kadar emek verirsiniz nede maliyetine katlatabilirsiniz. Özetlemem gerekirse Profesyonel CV yaşam kalitesini ve geleceğini geliştirmek isteyen kişilerin emek, zaman ve uğrunda para harcadıkları özel bir araçtır. Herkese göre değildir.)
Profesyonel CV Hazırlama Çalışma Programı özel bir metodoloji üzerinden birebir çalışmalar ile gerçekleştirilir. Yoğun bir mentörlük programıdır. Çalışma programı 3 veya 6 seanslık çalışma bölümlerine ayrılır. Çok sayıda profesyonel bu çalışma ve metodoloji üzerinden ilerleyerek kendi kariyer hedefleri doğrultusunda kariyerlerinde ilerleme sağlamayı başardı.

PROFESYONEL CV ÖRNEKLERİ “CFO” CV ÖRNEĞİ VE KONUMLANDIRMA

CFO Konumlandırma
Profesyonel CV Örneklerine yönelik analiz içeren açıklamalarım ve yazılarıma bu hafta devam ediyorum.
Profesyonel CV lerin yapı taşları ve algı mimarisi standart veya sıradan CV lerden farklıdır. Bu örnek içerisinde konumlandırmayı anlatmaya çalıştım.
Konumlandırma (Positioning) iki bölümden oluşur. Bu bölümlerden birincisi Pozisyon diğeri ise pozisyonu destekleyen Field of Experience dır.
İki parça bir araya geldiği zaman konumlandırmayı tamamlamış olur.
Konumlandırmanın Profesyonel CV ler içerisinde iki amacı vardır. Birinci amacı kurumsal profesyonelin bugün sahip olduğu pozisyondan daha farklı bir pozisyon arayışı içerisinde olduğunu belirtir. İkincisi kurumsal profesyonelin aynı çizgide şu an sahip olduğu pozisyon üzerine bir arayışı olduğunu belirtir.
Konumlandırma aynı zamanda iş arama sürecinde ki profesyonelden ne beklenmesi gerektiğine dair pozisyonu arayan firmaya bir fikir verir.  Bu kişi Direktör, CFO veya Grup Yöneticisi şeklinde bir konumlandırma, profesyonelin insan yönetimi aynı zamanda farklı fonksiyonel alanlarada sahip olduğunu ilk bakış içerisinde tanımlar.
Bu örnekte profesyonel kendisini Startup-CFO olarak tanımlamış ve daha önce icra ettiği görev ile devam etmek istediğini belirtmiş. Bunun anlaşıldığı nokta Konumlandırmayı takip eden bölümdür. Konumlandırmadan sonra eğer profesyonel Executive Summary (Yönetsel Özet) bölümüne geçiş yaptıysa o zaman profesyonelin aynı çizgide gideceğini eğer konumlandırmadan sonra Career Objective ( Kariyer Hedefi) ile bağlantı kurduysa o zaman profesyonelin bir üst pozisyona yönelik bir konumlandırma yaptığını anlayabiliriz.
Genelde profesyonellere değişik ve farklı gelen konu, neden şu an sahip olmadığım bir ünvan ile iş arama sürecine gireyim sorusunu oluşturuyor? Aslında cevap göründüğü kadar karmaşık değil.
Sizin uluslar arası bir şirkette çalıştığınızı düşünelim ve siz o şirkette Snr Finance Manager olarak çalışıyor olun. Şirket yönetimi CFO pozisyonunu Expat ‘e versin ve her zaman yurt dışından atıyor olsun. Böyle bir durumda o şirkette geleneksel olarak kabul edilmiş yazılı olmayan kural CFO’lar yurt dışından gelir bu durumda siz CFO olamazsınız. Fakat büyük bir iş ve ticaret hacminin içerisinde olduğunuz için piyasada orta ölçekli yabancı bir firma içerisinde bu tür bir rolü üstlenebilirsiniz. Örneğin Samsung, Siemens gibi şirketlerde Commercial Head pozisyonu ile çalıştıysanız, o zaman küçük veya orta ölçekli bir şirket içerisinde daha ileri bir role sahip olabilirsiniz. Bu durumda pazara çıkış yani (goto market strategy) stratejiniz sizin ne tür bir iş ve pozisyon için başvuru hazırlığında olacağınızı belirleyecektir.  Bu yazıda hangisini yapmalıyım ve benim için doğru olur sorusu gündeme geliyor. Bu tür bir düğümü benim tavsiyem profesyonel bir kariyer danışmanı ile çözmeniz olacaktır.
Yukarıda ki örnek Konumlandırma için güzel ve iyi bir örnektir. Çünkü CV yi hazırlayan profesyonel Konumlandırmasının ilk bölümünü oluşturmuş. İkinci bölümü Field of Expertise’ı da eklemiştir.
Start-up CFO olarak kendi uzmanlık alanının, Startegic Panning, Software Revenue Recognition ve Capital Rising olduğunu belirtmiştir.
Kısa bir özet ile yukarıda ki üç uzmanlık alanında kendisinin çok iyi olduğunu hatta iddialı olduğunu belirten ve kendisini CFO olarak konumlayan bir kurumsal profesyonel olduğunu görüyoruz.
Bu tür bir yaklaşımın ve kurgunun psikolojik araştırmalar algıda seçicilik ve pozitif yönlendirme içerdiğini belirtiyor.
Bir CV ‘nin en önemli sayfası ilk sayfadır. Eğer 100 üzerinden bir değer verecek olursak bence 80 puanı ilk sayfa alır. İlk sayfayı CV nizde iyi bir şekilde değerlendiremezseniz CV nizin algıda ki değerini düşürürsünüz.
Profesyonel CV iş kazandırmaz, ancak mülakat performansınız ile birleştiğinde size iş kazandırır. Profesyonel CV hazırlamanın en önemli sebebi size iş görüşmesinde davet aldırabilme özelliğidir. Diğer bir gerçek kurumsal profesyonelin tek kişisel tanıtım aracı sahip olduğu ürünü Profesyonel CV sidir.

5 Temmuz 2015 Pazar

ÖĞRETMEK İÇİN ÖNCE ÖĞRENMEK GEREK.

Küçük bir köy okulunda, yeni eğitim ve öğretim dönemi başlamış ve okula yeni de bir öğretmen atanmıştı. Okulun sevimli Öğrencileri bütün coşkuları ve cıvıltıları ile sınıf ve okul bahçesini sarıp o eşsiz ve katıksız sevgileri ile donatmış, doldurmuşlardı.
Okula yeni atanan Öğretmen de bu cıvıltı ve sevgi dolu ortamda olmaktan ve böylesine güzel bir ortama liderlik etmekten dolayı her zaman ki gibi çok mutlu hissediyordu. Okulun başka Öğretmeni yoktu. Bu yüzden Öğretmen aynı zamanda Okulun idari işlerini de yürütüyordu. Okul açılalı üç hafta geçmesine rağmen beşinci sınıfta kayıtlı bir öğrencinin okula hiç gelmediğini ve bu yüzden üç haftadır yoklama sonrası yok yazıldığını fark etti.
 Bu konuyu çok önemsedi ve hemen o günden itibaren ki ilk gündemine dahil etti. Bu öğrencimiz  niçin okula gelmiyor? Acaba başka okula nakil gitti de bu durum henüz bildirilmedi mi? Nakil için Öğrenci dosyası istenmesi gerekir di. Bir rahatsızlığı mı var da bildirilmemiş? Bunları ayrı ayrı düşündü Öğretmen. Ayrıca bir süre daha mazeretsiz olarak devamsız olur ise devamsızlık nedeniyle işlem yapılması gerekir ki, buna hiç ihtimal vermek istemedi. İlk olarak okul çıkışı köy halkını imece halinde görmüş hemen bunu fırsat bilerek Selam verip bir iki hal hatır sorduktan sonra Cavit Öğrencimin Velisi acaba aranızda mı? Diye sormuş ve içlerinden; ben Babasıyım hocam buyrun deyince, Öğretmen de kendisine evladınız bu dönem başından itibaren hiç okula gelmedi hasta falan mı? Deyince, yok hocam Allah’a çok şükür çocuğumun sağlığı ve afiyeti çok iyi ve her gün okuluna gidiyor deyince, Öğretmen tekrar çocuğunuz  yeni dönem başından bu yana  hiç okula gelmedi,okulun başka Öğretmeni de yok, gelse ben görecek ve yoklamada yok yazmayacaktım.. Ancak madem sağlığı yerinde o zaman sorun yok, siz yarın sabah birlikte gelin okula ben Öğrencimle bir tanışayım, ondan sonra siz müsterih olun inşallah deyip ertesi sabah okulda görüşmek dileğiyle ayrıldılar.
Ertesi sabah okul yine her zamanki gibi cıvıl cıvıl Öğrenciler bahçede koşuşup türlü oyunlar oynuyorlar. Öğretmen okul içinde önceki gün konuştuğu Veli’yi ve yanında bir yeni sima Öğrenciyi Müdür odası kapısında görüyor Selam ve karşılıklı iyi dileklerin sunulması , Öğretmen Veli’ye siz işinizden kalmayın biz de Öğrencimle dersimize geçelim deyip göz işareti ile yine siz müsterih olun mesajı verilip  Veli aldığı olumlu izlenimin güveni ve rahatlığı ile bir Teşekkür tebessümü ile okuldan ayrılır, Öğrenci  ile Öğretmeni de derse başlamak üzere cıvıltının merkezine yönelip sınıfa girerler. 

ÇALIŞANA AİDİYET KAZNDIRMAK KONUSUNDA NİYET SAMİMİ İSE SONUÇ DA MUTLAKA VERİMLİ OLACAKTIR.

         Çalışan Bağlılığı konusunda araştırmalar yapılıyor belki de; bu araştırmaların ne kadarı Kurum veya Kuruluşlarca bu konuya verilen önem dolayısı ile durum tespiti ve önlem almak maksadıyla araştırma ünitelerinden  destek istendiği için yapılmış? işin bu tarafı da bir araştırma konusu.Niyeti de samimiyet ve tutarlılık  tarafını da bu yaklaşım belirler diye düşünüyorum.

Bu sahiplenme varsa zaten bu husus bir düşünceden somut ihtiyaca dönüşmüş ve bütünsel olarak benimsenmiş ve İK departmanına yetki devri ile delege edilmiş durumdadır .İK departmanı  bu safhada bu güçlü desteği de almış olmakla bu politikayı  en uygun şekilde işleyecek ve güncel destekleyici ilkeleri de takip ederek başarılı bir sonuca taşıyabilecektir.

        Bu vurguyu yaptıktan sonra simdi de özet olarak sırası ile çalışana aidiyet duygusu konusundaki düşüncelerimizi  maddeler  halinde  sıralayacak olur isek,
Yapıda benimsenmiş önemli bir politika da Kurumsallaşma olmalı,bu manada  evrensel ve etik değerler ile ilkeler takip edilmeli  bunu çalışanlar algılamalı.
Maddi hakların mutlaka süresinde takdim edilmesine özen gösterilmeli
İzin,istirahat raporları vb. özlük haklar ve sosyal sigorta alanındaki sorumluluklar  konusunda titiz davranılmalı.
Çalışanların bu ortamda çalışmaktan kendilerini mutlu hissedecekleri elverişli fiziki ofis ortamı sağlanmalı.
Ulaşım servisi,  kreş,misafirhane,lojman gibi destekleyici uygulamalar hayata geçirilmeli,
Çalışanların iş saatleri dışında da (yeri geldiğinde aileleri ile birlikte) çalışma arkadaşları ile bir araya gelip kaynaşmaları açısından sosyal tesisler oluşturulmalı.
Kalitenin ve gelişimin önemine vurgu yapan, eğitim ve  sürekli öğrenen bir organizasyon  şartları yakalanmalı.
Bünyeye özgü sosyal sorumluluk projeleri ile sinerjik  katma değer üretme faaliyetlerine yer verilmeli.
Çalışanın kendisini var ve değerli hissetmesini sağlayacağı katılım imkanları ve fikirlerini,önerilerini paylaşabileceği katılım araçları sunulmalı.
Hatanın çalışma ortamında olası  bir durum olup,tekrarını önleyici ve hiç oluşmadan önleyici rehberlik üniteleri oluşturulması.
Ödül ve takdir mekanizması işler olmalı.
Biz ve ekip anlayışının zarar da da, kar da da geçerli kılınması.
Sevgi ,samimiyet ve hoşgörünün üstler arası ve tüm rol modellerden astlarına  yansıması.
Bilişim çağına uygun biçimde yatay organizasyon yapılanması.
İş ve görev tanımlarının net olarak belirlenmiş olması ve sorumluluk ile yetkinin uyumluluğu,delegasyona gerektiği ölçüde yer verilmesi.
Bu listeyi daha da uzatmak mümkün olup,hepsine ilave olarak da;tüm çalışanların mevcut potansiyelini  bu ortamda sergileyip yetkinliklerini geliştirebileceğine inanması özellikle de; . Kurum veya Kuruluşun cevheri olan Üstün Yetenekli Mensupların!.

İNSAN KAYNAKLARININ MİSYONU VE GERÇEK DEĞERİ.

          İnsan Kaynakları veya eski adı ile Personel Birimleri için bugün daha güncel bir isim arayışı olabilir. Bu birime düşünülecek yeni tanımlama değişime yatkınlık ile buna öncülük etmesi bakımından hiç de yanlış bir yaklaşım olmaz. Ancak bu isim yenileme fikri ile birlikte hatta bundan daha öncelikli olarak önemli bir durum da; İ.K departmanı ile ilgili bir kısım olumsuz ve belki bir bölümü iyice irdelenmeden de olsa oldukça menfi eleştirilerin, değerlendirmelerin malesef mevcut olması. Ayrıca bu olumsuz eleştirilerin hiç mi haklılık payı yok dedirten taraflarının da ( kısmen de olsa yine maalesef) bulunması. O nedenle bu ünite mensuplarının genellikle iyi seviyelerde diyebileceğimiz Özgüvenleri yanında bir de Öz tanımaya yani birimin kendi içine dönüp samimi bir Özeleştiriye de ihtiyaçları bulunmuyor diyemeyiz. Bu birimlerin Organizasyonlarda önemli bir yeri ve süreçlere etkisi olduğu kuşkusuz, hal böyle iken günümüzde bu denli önemli yeri temsil etmek ve de bu misyonu gerçekleştirebilmekteki etkililik ve yeterlilik de önemli.
         Bir misyon sahibisiniz, iyi de tanımlanmış bir misyon ancak, performans ölçütleri de olmalı, kendinizi görebileceğiniz, bu yolda ne kadar mesafede olduğunuzu size net gösteren, doğru tanımlanmış ve temenni niteliğinde olmayan, gerçekçi, objektif ölçütler. Bu bakımdan da İ.K. departmanı mensuplarının Organizasyondaki diğer mensuplar nezdindeki yeri kuşkusuz gerçek İ.K ünitesi değeri. İçinde İnsan ilşkileri söz konusu olan her konuda ve alanda olduğu gibi gibi, burada da kuşkusuz temel çarpan olan İnsani Değerler yönünden geliştirilecek yaklaşımla İ.K ekip elemanlarıca Organizasyonda yer alan diğer iç ve dış paydaşlara karşı İnsana Dair bir duygusal bağ yakalanmalı ve bu entegrasyon pekiştirilerek daha da güçlendirilmesine yönelik ilkeler benimsenmeli ve hayata geçirilmelidir.
          Kendisine yapılan eleştiriler veya mevcut (ön yargı bile olsa) tüm algı önemli ve iyileştirme bakımından fırsat bir değer olarak adledilmelidir . Bu belli ölçüde de olsa sağlanabilir ise, hem eleştiriler daha yapıcı hale gelecek, hem de daha iyi ve olumlu bir imaj elde edilebilecektir. Layık olduğu yere bu çerçevede yerleşen İ.K ünitesi bu safhada gerçekten önemli olan misyonunu bi hakkın temsil edebilecek, diğer yandan mevcut önyargı minimize olacak ve yapıcıya dönüşen eleştiriler desteğini de kazanarak en iyi şekilde gelişimini sürdürecek, kendisini de, misyonunu da doğru şekilde gerçekleştirebilecektir.

İLETİŞİM SANATTIR.

        Hepimiz değişik toplumlarda veya şehirlerde bulunuyor, gerek özel yaşam alanında gerekse geçim kapımız olan işimizle ilgili alanda değişik çevre ve ortamlarda yer alıyoruz. 
            İşimizle ilgili alanda bize verilen görevin ikamesi kapsamında; aynı iş ortamında bir durum tespiti, birlikte değerlendirme yapılması, işin durumunun ilgililerine bilgi verilmesi, aynı organizasyon veya ekip elemanlarıyla takip ve yürütümü aşamalarındaki düşünce ve görüş bildirimleri, bu minvaldeki çoğaltabileceğimiz birçok paylaşım.
           Özel manada ise; kimi zaman bir ihtiyacımızı, kimi zaman bir sevincimizi veya hoşumuza gitmeyen bir durumu bildirmek, belirtmek veya ifade etmemiz gibi.
             Özetle bizim sürekli yaşantımızın bir parçası yani olmazsa olmazı, çok çok önemli bir durum, ne mi? kuşkusuz. İLETİŞİM. Bizim birçok gelişmenin lehimize veya lehimize olmayacak şekilde gerçekleşmesine etken olan unsur da yine hiç kuşkusuz İLETİŞİM.
               Bu denli önemli olan bu konuya peki biz yeterince bilinçlice yaklaşabiliyor muyuz? İşte tam bu noktada biraz cümleyi soluklandırmamız gerekiyor. Hepimizin kim bilir kaç defa sonradan farkına varıp bir cümle bile değil belki seçimine iyice özen gösteremeden kullandığımız bir tek kelime bile çok pişman olmamıza ve de üzülmemize, mutsuz hissetmemize, dolayısıyla ah keşke dememize sebep olmamış mıdır? 
            Veya biraz sakince düşündüğümüzde bir cümle veya kelimeyi yersiz ve gereksiz kullanmış olduğumuzu, bu sebeple de çok emek verip belli aşamalara getirmeyi başardığımız bir oluşumu, sonuca taşıyamayıp, iletişim kazası veya kendimizi yeterince doğru ifade edemeyişimiz den kaynaklı olarak bütün emeğimize rağmen gereksizce heba ettiğimiz, telafisi mümkün olmayan bir sonuca sürüklediğimizi büyük bir pişmanlık ve öz eleştiri ile bunun sonradan farkına varıp, yine mutsuzlukla gördüğümüz olmamış mıdır?
             Çok maalesef ki hepimizin ve de çok kez olmuştur. Gerek iş arkadaşlıkları gerekse akrabalık ilişkileri, yani özel olsun, iş alanı olsun birçok kez karşılaşılan küsmeler, kırgınlıklar ve kopmalar bu merkezde ne yazık ki. Sorun tespit edip çözüm önermez isek o zaman buraya kadar yazmaya çalıştıklarımız da heba olabilir ki, hemen âcizane çözüm önerileri düşüncelerimi ve her konuda olduğu üzere deney imlendiğim hususları paylaşmaya çalışacağım.
          Öncelikle kendimi bu konuda Allaha çok şükürler olsun, çok şanslı hissediyorum. Çünkü iletişim konusundaki görebilmem erken oluşmuş. Şimdi İletilerin İletişime varabilmesi adına çözüm için önerilerim mi? 
         En başta İnsan Erdemimiz ve dolayısıyla İnsan olmanın şanına yaraşır şekilde davranış sergilemek, her zaman bu değerle ve bilinçle; HER DAİM SEVGİ, 
         Öncelikle her işte olduğu üzere; İYİ NİYETLE YAKLAŞIM, Sonra; EMPATİ KURMA, Bilinçli davranabilme ve tepki verme bakımından ise her konuda olduğu gibi, bu çok önemli olduğu konusunda tam ittifak ettiğimiz konuda da; KENDİMİZİ GELİŞTİREBİLMEK İÇİN EĞİTİMLERE İŞTİRAK ETME. 
            İçinde bulunduğumuz Mübarek Ramazan ayında idrakinin doruğa ulaştığı; KARDEŞLİK Ve De, Kalite Asla Tesadüf Değildir Dememişler Mi? ; HER ZAMAN KENDİMİZE YAKIŞAN DAVRANIŞ SERGİLEME. 

Hoş geldin Şehri Ramazan.

Yazmak konusunda da en avantajlı bir dönemde iken hemen bu imkanı değerlendirmemek olur mu.Onbir ayın sultanı maneviyatın en yüksek düzeylerde seyrettiği bu güzel iklim çok şükürler olsun yüce Rabbimize yine sardı hepimizi, tüm inananları.Hemen havası belirdi çoştu,kardeşlik,yardımlaşma,dayanışma ve paylaşma. Paylaşma madden olabileceği gibi manen, yani duyguların ve hislerin paşlaşımı şeklinde de tezahür edebilir ve güzel duygular da paylaştıkça çoğalır hiç şüphesiz. Paylaşmak Sevgidir Berekettir. Bu güzel ay ,onbir ayın sultanı Ramazan da Paylaşmanın ve Bereketin en yoğun olduğu Mübarek ay.İşte Ramazanın onbir ay içerisinde bu güzel yerini oluşturan belki de en etkili simgeleri PAYLAŞMAK VE BEREKET. Paylaşmak için varlıklı olmakta gerekmiyor bir güler yüz bir tatlı söz bir samimi ve sıcak TEBESSÜM. İmkan dahilinde bir akrabamızı veya arkadaşımızı,komşumuzu İftara misafir etmek.Yine aynı kişilerden gelecek bir İftar davetine icabet etmek.Küçücük de olsa bir lokmamızı ayırıp bereketlenmesine vesile, bizden yardım umud edenlerle paylaşmak ve bu güzel havayı bünyemizde tüm zenginliği ve güzelliğiyle,coşkusu ile hissetmek.Bir yaşça büyüğümüzü arayıp hatrını sorup hayır duasını ve gönlünü almak. Bu satırları bu manada çoğaltmamız mümkün.İftar saati de yaklaşıyor.Dün bir orjinal paylaşıma tanıklık ettim onu da paylaşayım musadenizle ; semtimizin pazar kurulma günüydü dün ve pazarda küçük el örgüsü lifler,el bezleri gibi iki sebze kasası üstü ürünlerini sergileyen bir amcamız el arabasına oturmak için bir de tabure bağlamış onun üzerinde oturmuş ilgilenen olursa diye sergisini bekliyor,bu arada yaş itibari ile yine kendisine yakın bir amcamız da elinde bir karpuz ve domates poşetleri ile yanında durdu,poşetlerini yere bırakıp ayakta dinlenmeye başladı.Lif satan amca altındaki tabureyi bu hiç tanımasa da durumunu çok iyi anladığına hiç kuşku bulunmayan amcaya,devresine buyur etti ve o da şunu dedi, sana lazım değil mi?cevap çok etkileyici:ben böyle de iyiyim. Sağlık ve sevgi dolu Ramazanlar,

Önce İnsan ve İnsani Değerler.

Bir iş ve çalışma ortamında sistem marifetiyle ahenk ve uyum sağlanabilir ise o oranda işyerinde olumlu motivasyon ve iç paydaş memnuniyeti oluşur. Dolayısıyla bu iş ortamında huzur yakalandığı ölçüde de verimlilik ve üretim artışı da oluşan ahenk neticesinde kendiliğinden gelir. Sistem yönetimi her yerde ve her iş için geçerli ve etkin, etkili yöntem tabi ki o nedenle Mobbing( İşyerinde Psikolojik Taciz)i önlemeye ilişkin zaman zaman yapılan değerlendirmeler ve Mobbing( İşyerinde Psikolojik Taciz)i Önlemeye İlişkin Düzenlemeler ve Çalıştay,Seminer,Eğitim gibi farkındalık artırmaya yönelik çalışmalar bu bakımdan çok manidar ve de şüphesiz fayda sağlayacak güzel,olumlu gelişmeler. Mesela Organizasyon içinde yönetsel erk sahibi olup egolarına yenik düşebilecek kişilerin tasvip edilmeyecek bu kapsamda tanımlanan tutumlarına o ortamdaki iş görenlerin mevcudunda veya saklı yetenekleri heba edilebir mi? Önce İnsan ve İnsani Değerler diyoruz hepimiz için.

Deniz Duru İken Kaptanlık Ve Kaptanın Yetkinlğinin Etkisi Hissedilmez.

Kaptan deniz rüzgarlı iken konumunun hakkını verme, sorumluluğunu ikame ve rolünün hünerlerini sergileme bilincine sahipse kaptandır.Dalgasız ve duru denizde kaptan ve kaptanlığın etkisi ne belli olur ne de buna ihtiyaç duyulur. Ne vakit denizde bir olağandışılık ve dalgaların kabarması durumu görülmeye başlanır, işte o durumda kaptanlık devreye girer ve kendini gösterir ki, böyle bir durumda ise Kaptanın tutumu ve yol haritası hepimizin bildiği gibi ; Soğukkanlı bir biçimde, Sorunun önce doğru teşhisisi, Sonra çözüm için alternatiflerin belirlenmesi, Bu alternatiflerin aventaj,dezavantaj durumunun tespiti, Ve çözüm yollarından birinin seçimi ile tüm imkanlar ve kadro ile ortak hamleyle hemen harekete geçme ve kararlı bir duruş,gayret ve azim ile bu kararı sonuna kadar takip etmek ve inşallah çözümün gerçekleşmesi.

İyi Niyetle Başlamak, Elinin Emeğini Dökmek ve Kararlı Duruş Sergilemek.

Güne başlarken iyi düşüncelere sahip olup düzgün niyetler taşımak çok önemli diye düşünüyorum.Çünkü hepimizin bildiği gibi: Tohum Ne İse Toprak Onu Verir.Bu bakımdan niyet iyi ise meyve de güzel olacak kuşkusuz ve o adımın getirisi de mutlak başarı olacaktır.
Başladığımız veya süregiden çalışmalarımızda başarılı olmayı hepimiz isteriz de;bunun için gerekli gayreti üretme ve o iş için elimizden geleni ortaya koymayı becerebiliyormuyuz bir de buna bakmamız lazım.Eğer gerçekten bir işte başarılı olmak için elimizden geleni sergiliyor ve buna kendimiz inanıyor isek bu aşama da tamam.Bundan sonrası hayırlısı.
Gelelim üçüncü önemli noktaya.O da azim ve kararlılıkla yılmadan usanmadan ve çevremizden gelebilecek negatif tepkilerden etkilenmeden kararlı bir biçimde çabamızı sonuna kadar sürdürmek.
Ayrıca şunu da hiç unutmamalıyız ki;Hiçbir emek ve çaba boşa gitmez,belki bugün,belki yarın o bilinmez fakat bilinen bir şey var o emek hiç boşa gitmeyecek ve mutlaka o emeğin güzel bir kazanımı gerçekleşecektir.

Dayanışma ya da Sinerji

Bir elin nesi var,İki elin sesi var demiş atalarımız.Ne  de güzel söylemişler. Hepimizin bildiği üzere bu kavramlar hiç eskimez ve anlamını yitirmez Sadece önceleri yardımlaşma ve dayanışma diye daha ön planda iken günümüzde aynı kavramlara benzer anlamlar taşıyan kelimelerle bu misyon yüklenmiş.
Günümüzde birlikten kuvvet doğar anlamında daha yaygın olarak SİNERJİ kullanılıyor.Yine bir elin nesi iki elin sesi manasında ise  özellikle de iş ve çalışma ortamlarında EKİP/TAKIM ÇALIŞMASI  ifadesi kullanılıyor. 
Şüphesiz güzel hasletlerden,dayanışma ve yardımlaşma, hem de bizim ananelerimiz ve kültürümüzün önemli mihenk taşlarından ve hepsinden daha önemlisi,bu konunun çimentosu insan olmanın ve inancımızın gereği ve zenginliklerinden.Bunu korumak ve geliştirerek sürdürmeye çalışmak ise acizane düşüncem hepimizin ortak ihtiyacı ve sorumluluğu.
Yardımlaşma ve dayanışma yönümüz çok şükür halen çok güzel bir şekilde devam ediyor,yakın bir tarihte bir akşam saati yerleşim  nüfusu ve trafik yoğun bir semtde bir amcamız mağaza veya manavda hesaplı bulmuş ve bayağı elma satın almış.Nede olsa naylon poşet bu taşımamış ve trafiğin keşmekeşinde tam caddeden karşıya geçerken açılmaz mı? Bütün elmalar caddenin her bir yerine doğru.O an çok aklımda kalan ve memmnuniyetin merkezi  olan; kim var ise o an o karede genci, yetişkini,bay' ı bayan'ı herkes istisnasız bi şekilde elmaları topluyor.İlginçtir direksiyon başında hepimizin pek de beceremediğimiz bekleme konusunda bile aşım gerçekleşmiş,   seyir halindeki araçlar durmuş inanın abartı yok, araç sürüçülerinden bile kapısını açıp,araçı çalışır beklemeye alıp katkı verenler mevcut.Yine bir arkadaşımız farklı yaklaşıyor bu defa, hemen en müsait işyerinden daha sağlam bir taşıma poşeti alıyor,elbirliği ile toplanan elmalar amcamıza özenle teslim ediliyorVE SONUÇ MU ? herkesin yüzünde aynı MUTLU İFADE.

Başarı Algısı Değişebilir Ancak Hayata Artı Değer Herkesce Başarıdır.

Başarı kelimesine karşılık gelen anlatım ile;bir hedefe belli imkan ve kaynakların kullanılması ile yürütülen cabalar,faaliyetler,çalışmalar sonucunda varış,ulaşma, o düzeye taşıma belli ki de, 
Her bireyin farklı bakış açısı olaabileceği için başarı nitelemesi ve değerlemeleri de özgün olacaktır. 
Bu bakımdan ;Başarı bir faliyet yapmanınız sonucunda kendiniz de yakınlarınız ve yakın çevreniz de dahil insanlar ve diğer canlılar için fayda üretebilmeniz ve buna kendinizin inanması.Ölçütleri ise Sevgi,Saygı ve Paylaşım 
diyorum bendeniz.

İnsiyatifsizseniz İnsiyatifsizsiniz.

Karar Vermek :Karar kelimesine bile bakıldığında ;önemliliği, benimsendiğinde sapmama gerekliliği ,yeterince araştırmaya ihtiyaç duyan tafarı , çok çok iyi düşünme ve doğruluğu için mümkün olan tüm testlere,analizlere başvurulması gereken ve bu aşamalardan,süzgeçlerden yeterince ikna oluştuktan sonra ise nihayet bulup harekete geçilecek adım.
Bundan sonrası da çok önemli ;Bu karara sahip çıkıp uygulamak ve arkasında durmak.


Buraya kadar bir sorun yok ancak bazı durumlar vardır kı hemen harekete geçmek gerek ve de çok değil hiç zaman kaybetmeden işte bu durumda rol sahibi bireyin,yönetmenin hemen dağarcığında bulunan İNSİYATİF KULLANMA becerisi ve yetkinliği devreye girebilmedir.

Bu insiyatif zorlayıcı veya kapsayıcı da olsa sorumluluk sahibi bunu kullanabilme tutumunu sergileyebilmelidir,çünkü kendisi ileriyi, uzakta da olsa o ışığı mutlak görüyordur ve kaçınılmaz ihtiyacı biliyordur.

Doğru Anlatmak ve Doğru Anlamak..

Derinliği olan ve spesifik bir konu anlatmak ve anlamak.Bunu ikiye ayırıp işlemek gerek öncelikle;Birinci başlık anlatabilmek.İkincisi ise anlatılanı kavrayabilmek .Anlatıcı konuya hakim olmanın yanında bunu anlattığı kişilerinetkin anlamasını sağlayabilecek tekniğe de sahip olmalı çünkü sizin ne kadar anlattığınz değil anlatığınızdan izleyicilerin ne kadar faydalanabildiği önemlidir ve değerlendirmede ölçme kriteridir.İkinci başlıktan devam edersek de;tüm katılımcılar aynı sunuyu takip eder ancak faydalanma düzeyleri farklı olacaktır, sunucu en iyi eğitmen ve en etkn teknikleri kullansa da doğal olarak algı seviyelerinin farklılılığından her izleyici aynı sunuya bakar ancak aynı göremez.Okuma yazması olmayan bir insanın bir işyerinin tabelasındaki ibarelerden değilde vitrinde gördüğü nesnelerden hareket etmesi misalinde bakmak durumu söz konusu iken bu kişi eğer okur yazar da olsaydı o tabelada işyerinin iş kolunu ve ticaret ünvanını da okuyacak tam bir fikir sahibi olarak hareket edecek bu durumda ise sadece bakmak değil görmek sonucu da çıkabilecekti.Bahsedilen  kapasitenin bir kısmı bununla ilgili iken birazda yapısal nedenlere dayalıdır yani kişi birinci türevi hesaplamayı becerememişse sizin dördüncü türev anlatma çabanız boşa gidecektir.Yalnızca çok istemeklede tek başına mümküni olmayabilir bir çok kişi iyi bir sporcu olmayı ister çok da ister çok da antrenman yapabilir ancak istediği gibi bir sporcu olamayabilir işte yapısal dedğim durum;Yüce Yaradan doğuştan vermişse kabiliyeti ve yeteneği üstüne uygun bir zemin bulur elinin emeğini de verise o zaman  uygun kapasiteyi yakalar..

Ramazan Şuuru ve Bereketi

Mubarek Ramazanın öyle bir manevi havası ve güzelliği varki ifade edilemez.Yalnız bu güzel havayı hissetmek için hoşgörünün  ve şükür bilincinin de bünyemizde gelişmesi gerekiyor.Tabiki bu ibadet yüce rabbimizin biz kullarına bahşettiği sayısız nimetlerin idraki derecesinde anlamlı. Mesela oruçlu olmadığımız günlerde hergün sayısını bile hatırlamadan içtiğimiz bardaklar dolusu berrak suları içerken iftar açarkenki kadar farkındamıyız ki iftar vakti bilincine vardığımız o güzel nimet bir bardak su ne büyük bir nimet ki  bir bardak su için sayısız şükretsek de rabbimize az,bu nedenle oruçla bereber şükür,hoşgörü  ve tebessümümüzü  her gün dahada geliştirebilir isek  ne mutlu..   

Cemil KAN:İnsan Kaynakları’nın misyonu ve vizyonu ne olmalıdır?

İşletmelerde misyon ve vizyon kavramları ne yazık ki çoğunlukla sembolik olmaktan öteye gidemiyor.
Bununla beraber bu kavramları kullanmayan ya da bu nosyonlardan bahsetmeyen kuruluş veya işletme de
yok desek yeridir. Bunun nedeni ise malum. Bu kavramlar biraz iddialı bir algı sağlıyor.
Peki, nedir bu misyon ve vizyon?
Ayrıca ne fayda sağlar?
Her kuruluş için mutlaka gerekli midir?

Önce bu sorulara bir cevap arayalım.
Bir işe niyet edip bir yolculuğa çıkıldığında, işte kendiliğinden ortaya çıktığı üzere öncelikle bir amacınız olmalı. Dahası bu amaç ile bağlantılı bir varış noktası; yani hedef belirlenmeli. En önemlisi ise bu amaç ile hedef uyumlu ve gerçekçi bağlar içermeli.
Bu yolculuğu gerçekleştirmek için hangi ulaşım yoluyla yola çıkacağınız, hangi seyahat firmaları aracılığı ile kimlerle beraber bu yolculuğa başlayacağınız önemli.
Daha sonra zaman zaman bu yol üzerinde ne kadar mesafe aldık? Hedeften kopma veya uzaklaşma var mı? Bilmeden de olsa yanlış istikamet almış ve zaman kaybı meydana gelmiş mi? Bu kaybı şimdi hangi alternatif yoldan giderek nasıl karşılayabiliriz?
Yine yolculuğun sağlıklı şekilde devam edip ilerleme sağlanması bakımından içinde yer alacak bileşenleriyle, bağımlılık unsurları ince ayrıntılarıyla adım adım, aşama aşama, teker teker incelenerek, değişik perspektiflerden, açılardan, pencerelerden yaklaşıp, olabildiğinde ortak akılla ve helikopter bakışıyla bakıp; amaç, hedef ve gözden geçirme çerçevesinin tüm ayrıntılarıyla belirlenip ortaya konması gerekiyor.
Sonrasında ise bu program, portföy, plan ve projelerin belirlenen taktik üzerinden ve de benimsenen yöntem üzerinden devreye alınıp, adım adım, aşama aşama uygulamaların gerçekleştirilmesi yönünde titiz çaba sergilenmesi gerek.
Yol haritası çok özet olarak böyle iken; burada da her işte olduğu gibi öncelik planlama...
Planlamanın ilk adımları ise bu anlatımda da görüleceği üzere,Amaç (Misyon)
Hedef (Vizyon)
Bulunduğumuz noktayı sürekli gözden geçirme ve taktik olsun, uygulama olsun gerekli revizelerin sağlanması (Performans Raporu)
Konuya dönecek olursak,
İnsan Kaynakları bu yolculukta kimlerin bulunacağı, hangi ulaşım yöntemi veya yöntemlerinin ne şekilde seçileceğinden tutun mola takvimlerinin tayinine kadar işin hem teorik altyapısını, planlamasını çalışan hem de uygulamayı yapan yürüten bir özelliğe sahip.
Hal böyle iken sistemin bu çok önemli unsuru olan İK’nın öncelikle yolculuğun istikametinin ve varış noktasının tayinine de katılmasından daha doğal ne olabilir?
İnsan Kaynakları’nın bu çerçevede Misyonu ve Vizyonu neler mi olmalıdır?
Öncelikle Misyonuna bir göz atacak olursak;
İşletmenin amacı ve hedefleri ile işletme çalışanlarının ihtiyaç ve beklentilerini uyumlaştırabilme yolunda işletme yönetimin karar mekanizması içinde yer alıp işletme kararlarında İK katılımın sağlandığı bir İnsan Kaynakları Stratejisini bünyesine kazandırmak.
Bu tanımlamaya uygun bir misyonu gerçekleştirecek eylem ve faaliyetler bakımından ise;
İşe alım uygulamalarında en gelişmiş sistemleri kullanırken, adayın yetkinlikleri içinde tutumunun yüksek etkiye sahip olacağı anlayışı ön planda ele alınıp adayın benimsediği değerleri öne çıkaracak bir işe alım yaklaşımı kurgulayıp uygulamak,
Adayın sahip olduğu nicel ve nitel özelikleri test etmeye çalışırken bir yandan da adayın açık pozisyon için gerekli vasıfları bulunmasa da İnsan olarak çok değerli olduğunun sürekli bilincinde olmak.
İşe alımı destekleyici staj veya uygulamalı tanıma süresi için adaya fırsat tanıyan bir işe alım yaklaşımı geliştirmek.
İç ve dış paydaşlarla sürekli işbirliği ilkesini yerleştirmek ve bu kapsamda uygulamaları titizlikle takip etmek.
Yeteneklerin kazanılmasıyla beraber, yeteneğin işletmede tutulmasına yönelik işletme politikası uygulamak.
Kariyer ve eğitim yönetimi birimlerinin o işletmede sürekli gelişimin anahtarı olduğunu sürekli göz önünde tutmak.
Aidiyet ve kurum kültürü kazandırılması için seçilecek faaliyetlerin planlı ve etkili şekilde yürütülmesine özen göstermek.
Objektif kriterlerle donatılmış bir performans izleme ve değerlendirme sistemine sahip olmak.
Motivatör liderlik ve yönetim anlayışına uygun güdüleme ve yönderlik sağlamak,

'Hayal - Hedef -  Vizyon'a gelince de;
Sektöründe uluslararası ölçekte, hatta rakip kuruluşların bile iyi uygulama örneği diye nitelendirebileceği İnsan Kaynakları uygulamalarının öncülüğünü yapmış ve bu örnek uygulamaları geliştirerek sürdürebilen bir işletme olabilmek.
Bu tanımlamaya uygun bir vizyonu gerçekleştirecek eylem ve faaliyetler bakımından ise;
İnsan Kaynakları birimini güçlü bir alt yapı ile (işe alım personeli, işe alım uzmanı, insan kaynakları yöneticisi, insan kaynakları direktörü vb. İK yapılanmasıyla) oluşturup, iş analizi, işe alım, oryantasyon, insan değerleri odaklı kariyer yönetimi, yetenek yönetimi, sosyal medyayı takip, kurum kültürü, aidiyet, işletme marka değeri, motivasyon olmak üzere tüm bu başlıklar için ayrı ayrı bütçe ayırıp, bu konularda öncü bir kuruluşu temsil etmeye yönelik bir işletme yönetimi politikasını benimseyip uygulamak ve sürdürebilmek için gerekli çalışmaları kararlılıkla ve özenle yapmak.

Paylaşmak sevgidir, berekettir.